Güncel
CHP’yle Mücadelede Kemalizmden Medet Ummak
Kenan Alpay - Yeni Akit
Normal ÅŸartlar altında anlamakta ve anlamlandırmakta oldukça zorluk çekilecek bir söylem ve iliÅŸki biçimi üretiliyor. Daha da tuhaf olansa bu söylem ve iliÅŸki biçimi toplumsal alanda deÄŸil ama medyada ilgi görüp bir çıkış yolu gibi sahipleniliyor. Hikâye özetle CHP’nin sergilediÄŸi siyaset ve toplum düşmanlığını olabildiÄŸince Kemalist ve oligarÅŸik köklerinden ayrıştırıp bir FETÖ projesine indirgemekten ibaret olarak temayüz ediyor.
Sanki CHP’nin siyaset ve topluma hasım kesilmesi, 15 Temmuz darbe sürecine destek olması ve kanlı ihtilalin muazzam bir dirençle püskürtülmesine yönelik itibarsızlaÅŸtırıcı politikalar yürütmesi için Fetullahçı cuntanın akıl hocalığına veya kışkırtmasına ihtiyacı var. Adeta “ah ÅŸu CHP’yi FETÖ’nün etkisinden bir kurtarabilsek hem harika ve faydalı hem de yerli ve milli bir muhalefetimiz olur” gibi ultra ütopik hayaller piyasaya sürülüyor. Bu fikirleri imal edip piyasaya sürenler kendi söylediklerine inanmıyorlar elbette. Fakat pragmatik gerekçelerle toplumdan durum böyleymiÅŸ gibi hareket etmesini bekliyorlar.
Kemalizmi FETÖ’yle Temizleme Hamlesi
Şöyle bir atmosfer oluÅŸturulmasına ihtiyaç hissediliyor nedense: CHP KılıçdaroÄŸlu liderliÄŸinde asli çizgisinden saptı, yerli ve milli olma iddiasını kaybetti, FETÖ’nün siyasi ayağına hatta politik karargâhına dönüştü vd. gibi. KılıçdaroÄŸlu’nun yürüyüşünü ‘protest bir hak deÄŸil de Batı’yı ayartmaya endekslenmiÅŸ bir kalkışma projesi’ olarak nitelemekteki ısrarlar ne makuldür ne de faydalı. KılıçdaroÄŸlu ve CHP’nin adalet yürüyüşüne yönelik zayıf, temelsiz ve tutarsız her eleÅŸtiri, ajitatif söylem veya sabote etmeye yönelik çaÄŸrılar ters tepmeye mahkûm olur. Ama esasen siyasal davranışları ahlaki temeller ve çerçeveden bağımsızlaÅŸtırdıkça önü alınamaz bir çürüme tüm toplumu kuÅŸatır.
Bazı mesajlara gösterilen ilgi veya tam aksine kayıtsız kalıp ilgi göstermemek tahminlerin çok ötesinde geliÅŸmelerin habercisi olabilir. Mesela geçtiÄŸimiz günlerde 28 Åžubat sürecinin medyadaki aktörlerinden Tuncay Özkan ve UÄŸur Dündar güya önemli itiraflarda bulundular. MeÄŸer 28 Åžubat’ta merhum Erbakan liderliÄŸindeki Refahyol Hükümetinin devrilmesine giden yolda bazı görüntülerin FETÖ’cü emniyet müdürleri tarafından medyaya servis edilmiÅŸ. Mümkün müdür? Evet mümkündür. Ancak bu sözde itiraf Kemalist oligarÅŸinin geçmiÅŸte iÅŸlediÄŸi tüm günahları örtme ve aklama yönünde atılmış çirkin bir yem olduÄŸu halde beklenenden fazla müşteri bulabildi. FETÖ’den daha büyük, daha köklü, daha öncelikli düşman ve kötülük örgütlenmesi olamaz mantalitesi ÅŸimdilerde en çok ihtiyaç duyulan ÅŸey çünkü. Halbuki bu mantalite hem ahlaki hem de hukuki açıdan yanlıştır. Tarihi ve objektif olguları inkâr anlamına gelir üstelik.
Mistik ve heretik hareketlerin rüyalar üzerine kurduÄŸu stratejiyle ne büyük ifsatlara sebep olduÄŸu bilinmiyormuÅŸ gibi aynı saçmalıkların farklı versiyonlarıyla karşımıza dikilmesi de ayrı bir bela. Bu kez rüyada Hz. Muhammed (a.s.), sahabe-i kiram veya evliyadan bir zat deÄŸil de tavsiye ve yol göstermesiyle Atatürk sahne alıyordu. Hayır, Fetullah Gülen’in veya CHP’li kimliÄŸiyle bilinen bir siyasetçinin rüyasından deÄŸil bir hukuk adamı ve Ak Parti’nin önemli isimlerinden Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun rüyasından bahsediyoruz.
Rüyalarda Atatürk’le BuluÅŸanlar!
Maalesef ÅŸakaya da benzemeyen mesajları şöyleydi Kuzu’nun: “Dün gece Atatürk’ü rüyamda gördüm; inanın Kemal Bey’den ÅŸikâyetçiyim dedi. “KurduÄŸum partiyi ne hallere düşürdü” diye de ekledi. Hayırdır inÅŸ. CHP yürüyor ve bir marÅŸ söyleniyor; bir de kulak kabarttım ki, DHKP-C’nin marşı. Atatürk’ün kemikleri sızlıyor. Vah vah... CHP yürüyüşünde provokatörler cirit atıyor. Gerçek CHP’lere sesleniyorum: Atatürk’ün kurduÄŸu partinize sahip çıkın; partiniz elden gidiyor. Vah. CHP’nin haline gerçekten acıyorum. Atatürk’ün partisi bu hale mi düşmeliydi? Partiyi bölücüler iÅŸgal etmiÅŸ; yollara düşürmüş. MarÅŸ marÅŸ demiÅŸ!!!”
Böylesi bir mesajın ciddiye alınabilir bir tarafı yok diyerek iÅŸin içinden sıyrılmak olmaz. Basit bir ironi görüntüsünün aksine ileri düzeyde bir kompleks siyasal aklı ipotek altında tutuyor hâlâ. CHP ve KılıçdaroÄŸlu’nu Kemalizme sadakat noktasında sınamak da neyin nesi oluyor. CHP ve KIlıçdaroÄŸlu’nun bütün yanlışlarını Kemalizmden uzaklaşıp FETÖ’ye yakınlaÅŸmaya hamletmek en iyi ihtimalle kronik bir akıl tutulmasıdır. 15 Temmuz darbesinde FETÖ’yle iÅŸ tutuyorlardı da 27 Nisan, 28 Åžubat, 9-12 Mart, 27 Mayıs ve Tek Partidöneminde de mi FETÖ hesabına hareket ediyordu CHP? Bu türden algıları inÅŸa ederek mutlaka birtakım taktik kazanımlar elde edilebilir. Lakin kaybedilenlerin stratejik, ahlaki ve hukuki deÄŸerini hiç hesaba katmazsanız kırıntı mesabesindeki kazanımlarla zafer naraları atmakta bir beis görmezsiniz.
Bugün siyasal ve entelektüel gayretlerin odaklanması gereken noktayı “Atatürk’ün CHP’sini KılıçdaroÄŸlu ve FETÖ’den kurtarmak” ÅŸeklinde formüle eden bakış açısı hastalıklı ve yıkıcıdır. “KılıçdaroÄŸlu büyük önder Mustafa Kemal’in yerli ve milli CHP’sini FETÖ’ye teslim etti” türünden aÄŸlaÅŸmalar saçmadır, komiktir ve toplum nezdinde kesinlikle itibar göremez. Unutmayalım ki siyasal ve entelektüel mücadele ideolojik ve tarihi açıdan köklü bir hesaplaÅŸmayı da içermek mecburiyetindedir. Konjonktürel dalgalanmalara göre oluÅŸturulan siyasal söylem ve mücadele konsepti tüm deÄŸer ve ümitleri aşındırır. Ä°htilalcilik, halkın üzerine tank sürmek, Batı hesabına ülke ve toplumu bürokratik oligarÅŸinin imkânlarıyla hizaya çekmek gibi suçlarda Kemalizmi FETÖ’den, FETÖ’yü Kemalizmden ayrıştırmak ölümcül bir yanılgıdır. Toplum bu yanılgının paydaşı olmaz.
Henüz yorum yapılmamış.